Hepimiz bir gün yürüdüğümüz kaldırımların bozuk olmasından, parklardaki bankların kırık olmasından veya otobüs duraklarının tahrip edilmesinden şikâyet etmişizdir. Ancak şu soruyu kendimize soruyor muyuz: "Bunlara zarar verenler kim? Ve neden yapıyorlar?” Kamu malları, yani yollar, parklar, duraklar, okullar ve hastaneler, hepimizin vergileriyle yapılıyor. Bir kişi kamu malına zarar verdiğinde, aslında o zarar hepimizin cebinden çıkıyor. Vergilerimizle yapılan hizmetler yeniden tamir ediliyor, bu da hem devletin hem de vatandaşın kaynaklarının boşa harcanmasına neden oluyor. Peki, bir insan neden kamu malına zarar verir? Bunun birkaç nedeni olabilir: Eğitimsizlik, bilinçsizlik, sorumsuzluk ya da "Bana ne, nasıl olsa devlet yapar" anlayışı... Ama şu gerçeği görmek zorundayız: Devlet dediğimiz şey, hepimiziz!Düşünün, bir mahallede çocuklar oyun oynayabilsin diye yapılan parkın oyun grupları kırılmış.  Bu parkı kim yaptı? Devlet mi? Hayır! Devlet bizim vergilerimizi topladı ve bu parayla çocuklarımız için bir park yaptı. Şimdi o parkı tahrip eden kişi aslında kendi mahallesine, kendi çocuklarına zarar vermiş oluyor. Bir başka örnek; otobüs durakları… Camları kırılmış, üzerine anlamsız yazılar yazılmış durakları hepimiz görmüşüzdür. Ama bu camların yerine yenisini koymak için belediye yeni bir bütçe ayırmak zorunda. O bütçe, belki de daha iyi yollar, daha yeşil parklar, daha fazla sosyal hizmet için kullanılabilirdi. Bu yüzden hepimize büyük görevler düşüyor. Kamu malına zarar verenleri uyarmalı, bilinçlendirmeli ve en önemlisi bu tür zararlara karşı duyarsız kalmamalıyız. Çünkü kamu malı hepimizin ortak malıdır ve onu korumak bir vatandaşlık görevidir. Unutmayalım, kendi malımıza nasıl sahip çıkıyorsak, kamu malına da aynı özeni göstermeliyiz. Aksi halde, zarar gören sadece tabelalar, otobüs durakları ya da banklar olmayacak, geleceğimiz ve yaşam kalitemiz de zarar görecektir.