avcılar escort
avcılar escort
Hilmi YOL
Köşe Yazarı
Hilmi YOL
 

Bir Fidan, Bir Nefes

Bir çocuğun eline verilen küçük bir fidan, aslında toprağa değil, geleceğe dikilir. O fidan, büyüyüp dallandığında sadece gölge vermez; aynı zamanda umut olur, nefes olur, yaşam olur. Bugün diktiğimiz her ağaç, yarın soluyacağımız temiz hava, içeceğimiz berrak su ve kuşların ötüşüyle uyanacağımız sabahlardır. Ağaç dikmek, doğayla kurduğumuz en samimi bağlardan biridir. Ellerimizle toprağı kazarken yalnızca bir çukur açmayız; o çukur, doğaya duyduğumuz saygının ve sorumluluğun bir yansımasıdır. Üstelik bu emek, yalnızca bugünün değil, yarının da karşılığıdır. Çünkü doğa, sabırlı olanı ödüllendirir. Bakın çevrenize… Her gün beton biraz daha yükseliyor, her sabah yeni bir toprak parçası asfaltla kapanıyor. Rüzgârlar toz taşıyor artık, yağmurlar gürültüyle düşüyor yeryüzüne. Nefes almak bazen dert, bazen lüks oluyor. Peki çözüm bu kadar uzak mı? Hayır. Bir ağaç kadar yakınımızda. Ağaç dikmek bir eylem değil, bir duruştur. “Ben buradayım, doğayı önemsiyorum, geleceği sahiplendim,” demektir. Hele ki bu fidanlar çocuklara, gençlere, şehitlerimizin ve gazilerimizin hatırasına ithaf ediliyorsa, anlamı bambaşka bir boyuta taşınır. Geçtiğimiz günlerde Eskil’de doğasever Ahmet Sanlav ve gönüllü arkadaşları 5 bin fidanı Tuz Gölü çevresine dikti. Üstelik bunu at arabalarıyla, kendi imkanlarıyla gerçekleştirdiler. Neden mi? Çünkü “yeşile olan borçlarını” ödemek istediler. Bu borcu hepimizin hissetmesi gerekiyor. Bir fidan, bir insanın toprağa bıraktığı izdir. Ve ne kadar çok iz bırakabilirsek, gelecek o kadar güçlü ayakta durur. Bugün bir fidan dikin. Kendiniz için, çocuğunuz için, doğa için. Belki de yıllar sonra bir gölgenin altındaki huzur, işte bu küçük başlangıcın meyvesi olacaktır.
Ekleme Tarihi: 10 April 2025 - Thursday

Bir Fidan, Bir Nefes

Bir çocuğun eline verilen küçük bir fidan, aslında toprağa değil, geleceğe dikilir. O fidan, büyüyüp dallandığında sadece gölge vermez; aynı zamanda umut olur, nefes olur, yaşam olur. Bugün diktiğimiz her ağaç, yarın soluyacağımız temiz hava, içeceğimiz berrak su ve kuşların ötüşüyle uyanacağımız sabahlardır.

Ağaç dikmek, doğayla kurduğumuz en samimi bağlardan biridir. Ellerimizle toprağı kazarken yalnızca bir çukur açmayız; o çukur, doğaya duyduğumuz saygının ve sorumluluğun bir yansımasıdır. Üstelik bu emek, yalnızca bugünün değil, yarının da karşılığıdır. Çünkü doğa, sabırlı olanı ödüllendirir.

Bakın çevrenize… Her gün beton biraz daha yükseliyor, her sabah yeni bir toprak parçası asfaltla kapanıyor. Rüzgârlar toz taşıyor artık, yağmurlar gürültüyle düşüyor yeryüzüne. Nefes almak bazen dert, bazen lüks oluyor. Peki çözüm bu kadar uzak mı?

Hayır. Bir ağaç kadar yakınımızda.

Ağaç dikmek bir eylem değil, bir duruştur. “Ben buradayım, doğayı önemsiyorum, geleceği sahiplendim,” demektir. Hele ki bu fidanlar çocuklara, gençlere, şehitlerimizin ve gazilerimizin hatırasına ithaf ediliyorsa, anlamı bambaşka bir boyuta taşınır.

Geçtiğimiz günlerde Eskil’de doğasever Ahmet Sanlav ve gönüllü arkadaşları 5 bin fidanı Tuz Gölü çevresine dikti. Üstelik bunu at arabalarıyla, kendi imkanlarıyla gerçekleştirdiler. Neden mi? Çünkü “yeşile olan borçlarını” ödemek istediler. Bu borcu hepimizin hissetmesi gerekiyor.

Bir fidan, bir insanın toprağa bıraktığı izdir. Ve ne kadar çok iz bırakabilirsek, gelecek o kadar güçlü ayakta durur.

Bugün bir fidan dikin. Kendiniz için, çocuğunuz için, doğa için. Belki de yıllar sonra bir gölgenin altındaki huzur, işte bu küçük başlangıcın meyvesi olacaktır.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve eskilgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.