İnsanoğlu hastalıklarla yüzleşmeye anne karnını düşmesiyle başlar. Çoğu faktörler insanda hastalıkların ortaya çıkmasında etkilidir. Özellikle doğumdan sonraki süreçte çevresel faktörlerin rolü önemli oranda artar. Bunun yanında çoğu zaman tek başına çevresel faktörler tek başına yeterli değildir. Genetik yapıdan gelen bazı yatkınlıkların olması ve hastalıkların soya çekimden dolayı içte barındırılması da hastalığın görülmesinde önemli koşullardandır. Anne karnına düşme süreci bile bazı hastalıkların önlenmesi için vaktin geçmiş olması anlamına gelebiliyor.                 Omurga açıklığı dediğimiz hastalık (spina bifida) anne karnında 3-4 haftalıkken oluşur. Bu demek oluyor ki hamile olduğunuzu anladığınız da zaten bebekte bu hastalık vardır. Omurga açıklığı tam olarak omurgadaki yapının kapanmaması ve çoğu zaman sırtta bir kese halinde siniri de içine alan bir çıkıntının oluşmasıdır. Hastalığın seviyesine göre bu az hatta hiç belirgin olmayabilir. Kesenin bulunduğu omurga seviyesine göre sinir etkilenmesinden ötürü duyu ve hareket kaybı vardır. Duyu ve hareket kaybı sinirin gördüğü zarara göre değişmektedir. Tamamen ikisinin de kaybolması olabileceği gibi çok azda etkilenebilir. Bu süreçte çoğu zaman hidrosefali görülmektedir. Hidrosefali beyin omurilik sıvısının dolaşımının bozulmasıyla aşırı miktarsa artmasıdır. Kafa bölgesinde bu basınçla birlikte aşırı büyüme meydana gelir ve cerrahi operasyonla düzeltilir.                 Hastalığın önlenmesiyle alakalı olarak şuana kadar yapılan çalışmalarda folik asit eksikliğinin etkisi üzerinde duruluyor. Anne adayı gebe kalmadan önce folik asit vitamini takviyesi yapılması hastalığın görülme sıklığını azaltmaktadır. Folik asit yani B vitamini özellikle yeşil yapraklı sebzelerde bulunur. Bunlardan bazıları; pancar, brokoli, turunçgiller, kerevizdir . Tabi uzman yardımı almak gerekir. Sadece vitamini almak yeterli olmayabilir. Vücutta kullanımıyla alakalı sorunların olması da muhtemeldir. Bununla birlikte özellikle alkol, sigara ve düzensiz yaşam gibi sağlıksız yaşam koşullarından uzak durulmalıdır.                 Tedavi noktasında ise özellikle hastalık olduktan sonra tamamen bir tedavisi yoktur. Hastanın etkilenme seviyesine göre çeşitli tedavilerden sonra kalan süreç tamamen fizik tedavi ve rehabilitayonla devam eder. Hastanın eve kapatılması doğru değildir. Özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde devlet destekli ücretsiz hayat boyu tedavi olanağı vardır. Buradaki fizyoterapist tarafından hastanın bulunduğu seviyenin tespitinden sonra mümkün olabilecek en üst seviyeye çıkarmak ve oluşabilecek ikincil sağlık problemlerinin önüne geçmek için gerekli tedaviye başlanır.                   Sağlıklı, mutlu ve ağrısız günler dileğimle…